13 Kasım 2012 Salı








Tanrıya sordum;
Neden beni güle aşık ettin ?
Dedi ki, "gül güzeldir, her gören aşığım sanar !"
Dedim "gül dikenlidir, dokunsam canım yanar"
Dedi ki, "duruşu, kokuşu yeter sana !"
Dedim "neden yanımda açmaz oldu ?"
Dedi ki, "git şakı bağında, her yanan aşık oldu"

8 Kasım 2012 Perşembe

Aşk her zaman başkadır, başkalaşır, başkalaştırır bünyeyi. Ne güzel birşeydir Aşk! Sonuçta kim aşksız kalabilirim diyebilir ki ?

Kasım da aşk başkadır sevdiğim
Gözlerini kapattığında hayata
Her sabah hasret tadındadır aslında
Ve özlenen gece yaşanılanlar değil
Paylaşılan duygulardır

Kasım da aşk başkadır sevdiğim
Her Aralık ta ayrılık acısı yaksa da yüreğimizi
Yine de yaşarız binlerce kez aynı hüznü
Ve gözlerimizden içimize akan gözyaşı değil
Bizi hayata bağlayan hatıralardır
 Kasım'da aşk başkadır tabii. (Aralık'ta ağzına s***ı. Ocak'ta ayrıldılar, Şubat'ta başka sevgili buldu, Mart'ta evlendi, Kasımdaki hala ağlıyor.)


kasımda aşk başkadır

kasımda aşk başkadır
yaşanan ve biten hüzünler ayrılıklar
sarının kızıla kaydığı aydır
kasımda aşk başkadır

içimde hep umutsuzluk çoğalır
ne yapsamda dağılmaz kara bulutlar
ne yaşananlar kalır aklımda
ne takvimde yazan kasım ayı
mutsuzluk ve hüzün sarar herbir yanı
kasım da aşk başkadır
anlamadım anlamını neden kasımmm

hazan ve hüzün
ne kasımda ne de eylülde sevemedim aşkları
sonbahar solgun yüzünü sevemedim birtürlü
kasımda aşk başkadır
bence palavra........

aşk nisana yakışır

 
 
 
 

7 Kasım 2012 Çarşamba

gül' den nameler

                       

                     Bir ev düşün büyük küçük,eski yeni hiç farketmez içerisinde sen ve ben. Bazen şen kahkahalarımızla ,bazen fırtınalı kavgalarımızla dolan.Ama herseye ragmen tek bir gülüşümüzle birbirimizi affettiğimiz.kuşun kanadında her an ucup gidecek bir sevgili gibi değil, kızsanda sinirlensende atamayacağın, uzaklaşamayacağın ve her daim kabul bulacak olan aile bireyi gibi. Hani kızarız bazen kocamann kavgalar ederizz aile ile kelimeler kifayetsizce cıkar ağızdann , son duygusunu harcarız yüreğinn hunharca vurup kapıları giderizz sanki hiç dönmeyecekmiş gibi ama bilirizki hepp dönerizz yine sevgimizle. işte bizde öyle aynı kandanmışcasına severiz belki dönerizz yine ve yine severizz.
                       Çıplak ayaklarla yere basarız mesela evdeki 2. kişinin ayak sesleri olur bu kulağımızda, bilirz o sesleri duydugumuzda o yanımızda ,sağımızda solumuzda ,zor anımızda , şen kahkahamızın ortasında. Bazen tek bir mum ışığıyla, bazen tek bir dal çicekle, bazen tek bir dokunuşla,bazen tek bir gülüş minicik bir öpüş ile köpürtürüz aşkımızı. Cümle bile kuramayız bu duygunun  üzerine lal olur tüm kelimeler tüm ifadeler . Derin bir nefes alıp şükredercesine yaslarız başımızı sevgilinin gögüsüne. Kolları vücudumuzu sevgisi ruhumuzu sarar.
            Şems'in de dediği gibi "ister yar ol ister yara, lutfunda başım üstüne kahrında".
GÜL...
 
 
hatta Sezen Aksu söylesin "gel sarıl bana"
 
 


Gel sarıl bana,sarıl ruhuma… Hava soğuyor. Bahar gelmiyor bir türlü tam güneş açtı ısınacağız derken gökyüzü karanlığa bürünüyor. Bulutlar durmadan ağlıyor. Dünya yorgun,üzgün kendisini terkedenlere düşünmeden zarar verenlere kırgın… Gel sarıl bana,ruhumu sarayım ruhuna, yaşanmamış ne varsa yaşayalım korkmadan… 
 
                                                                                     
diyelim bitirelim:)))
                                                                                                                                    
GERCEKTEN SEVMEK

durmadan kaçıyor;
Sen ardından gitmiyorsan;

O günün her saatinde saklanıyor,
Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;

O sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
...
Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;

Boşuna aldatma kendini,
Onu sevmiyorsun demektir.
Elindeki içki kadehinde,
Dudağındaki sigarada ,
Okuduğun kitapta,
Mırıldandığın şarkıda,
Söylediğin şiirde,
Gördüğün rüyada
Ve yaşaman icin
Ciğerlerine doldurduğun havada
O yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Renkler onunla değerlenmiyorsa,
Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının,
Mavi maviliğinin farkında değilse,
Beyaz yalnız o giydiği zaman
Güzelliğini haykırmıyorsa,
Sabahları onu görünceye kadar
Güneş doğmuyorsa
Ve onsuz gökyüzü geceleri
Aya, yıldızlara hasret değilse
Onu sevmiyorsun demektir.

Sokakta gördüğün her yüzde
Ondan birşeyler aramıyorsan,
Güzel bir manzara,
Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
Uykudan uyandığın zaman
Yaşamakta olduğundan önce
Onu hatırlamıyorsan,
Omuzlarına dökülmüş saçları,
Bir sis perdesinin ardında
Her zaman gülen,
Işık sacan gözleri
Aklına gelmiyorsa,
Durup durup avuçlarının
Sıcaklığını özlemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Dünyada yaşıyan öteki insanların
Senin için hâlâ bir değeri varsa ,
Ona karşı tutumunu
Toplumun köhne ve manasız
Kurallarına göre ayarlıyorsan
Ve açık açık
Sanki var olduğunu haykırırcasına
Sevgini söylemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Yok o senin icin
Herşeyden değerliyse,
Gözünü yumduğun anda
Onu görebiliyorsan,
O bütün şarkılarda,
Bütün şiirlerde,
Bütün resimlerde ise,
Ona muhtaç olduğunu
Söylemekten utanmıyorsan,
Senin içten ve büyük sevgine
Karşılık vermiyeceğinden
Korkmuyorsan,
Bütün bencil duygularından
Sıyrılabilmişsen
Onun için herşeyi,
Ama herşeyi yapacak gücü
Kendinde buluyorsan,
Her hali sana
Ayrı ayrı güzel geliyorsa,
Karşıisında kendini
Bir çocuk gibi hissediyorsan,
İstediği anda onun için
Ölebileceksen,
Onun için yaşıyorsan
Ve yine onun için
Bildiğin bilmediğin
Bütün düşmanlıklara
Karşı koyabileceksen,
O her geçen dakika
Sende biraz daha büyüyorsa
Ve kendi kendine bile
Çok sevdiğini bütün
Samimiyetinle,
İnanmışlığınla
İtiraf edebiliyorsan,
Bir gün o seni hiç,
Ama hic sevmediğini söylese bile ,
Senin sevginde azalma olmayacaksa
Ve ölünceye kadar onu aşkların
En olumsuzu ile sevebileceksen;
İşte o zaman
Onu seviyorsun demektir.
O sana sevmeyi,
Gercek aşkı öğretti.
Sen onu hep sevecek
Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.
O , hiç sen olmasan bile,
Seni bir parça sevmese bile....

Ümit Yaşar Oğuzcan



 
 
İpleri dolaşmış uçurtmalar misali
Ne beraber uçabildik, boşverip şu dünyayı
Ne gidebildik kendi yolumuza
Rüzgarda savruk, başına buyruk
Senle ben . . .

E. Şafak
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın, ya siyahı, ya beyazı seçeceksin.

~ Şems-i Tebrizi

MURATHAN MUNGAN

DİYALEKTİK MUTSUZLUKLAR - MURATHAN MUNGAN
Şiirler

bir uzak sabah denizidir gittiğin kapı
ellerinde rüzgarın taşınmaz çamurları var
köpürmüş soylarımı toplarken çürüyen yanlarımdan
inan batmış şehirler gibi onarılmaz anılar
gözlerinde unuttuğum o eski aciz miras
almaya gelsem soluğumda dalgın yosun kokusu
biliyorum artık hiçbir gemi beni taşımaz
ve yeniden büyür içimde mağrur bir zakkum gibi terkedilmek korkusu

susarsın bir silahsızlanma akşamı
susarsın dudaklarında ıslıklar kanar
öpülmez dudakların ıslık yarası
mavzerdir dokunmalarım kirvem bilirsin
öpemem, öpersem tekmil bir aşiret tragedyası

hüznünü ver bana yeter, gizli hüznünü
kolları bağlı hüzün olsun dört yanım
ırağına vurma beni kirvem, ağlarım, delirirsin
sonra derler haklıdır sevdası
geç olur ki artık onarmaz rakılar
geç olur bir yaraya rakının dağılması

sen şehre sırtını dönen uykusuz dağlı
gemiler nerde (ki çoğu hüviyetidir melankolinin)
nerde aykırı mavzerler (onlara sığdıramazsın ki öfkelerini)
barut esmeri tenine sevdalarımı sürdüğüm
nasıl taşıdın bunca yıl delirmiş saçlarında o eski şark yelini
biliyorum dokunsam parmaklarım kırılır
dokunmasam eşkıya uykusuzluğu çetin silahlar gibi
 
BIÇAK - MURATHAN MUNGAN
Şiirler

Yere düşürülen bir bıçak sesi
Kristali tuzla buz olmuş gözlerinin
biliyorum ay kanatıyor
ne zaman susak geceyi
Kendini benim yerime koy
Oğul öksüzü babalar yerine
Susmayalım. Bıçak uyuyor kelimelerin kalbinde

Kanlı bir şerbet gibi akar dururdu
İpeği ikiye bölen kılıçların ağzı
Bir biz inmedik suya
Kaç mevsimin yağmuru buruştu elimizde
Örtülü çarşılarda ölümü tebdil ettik
uzak durduk kabzasına çağıran intikamdan
Bir biz inmedik suya
Kendini benim yerime koy
Oğul öksüzü babalar yerine
Susuyorum. Ölülerim uyuyor kalbimde